Hubyar’daki yalancının mumu

Hubyar Tekkesine Vakıflar Genel Müdürlüğünün el konulmasının arkasında Hubyar Eğitim Vakfı Avukatı ve Vakfın kurucularından Aslan TEMEL’in bulunduğu Vakıflar Bölge Müdürünün itirafıyla ortaya çıkmasından sonra konu kamuoyunda tartışılmaya başlanmış ve Hubyar Eğitim Vakfına çok sert tepkiler gelmiştir. Bu tepkiler karşısında şaşkına dönen Hubyar Eğitim Vakfı üzerindeki tepkiyi azaltmak için kimi yalan ve iftiralara başvurmuştur. Bunlara ilişkin cevaplarımız: Hubyar Tekkesine 2005 yılında el koyulması söylemi gerçeği yanıltma, çarpıtma ve sorumluluktan kurtulma, yalancının sönen mumunu söndürmeme girişiminden başka bir şey değildir ve aslı astarı yoktur. 2005 yılında “Hubyar Tekkesi bizim babamızın malı” diyenlere karşı önce Alevice çözüm aranmış, bu amaçla Alevi kurumlarına, kimi Alevi kanaat önderlerine, Pirlere, Mürşitlere müracaat edilerek yaşanan sorunun çözümü aranmıştır. Bizzat Hıdır Temel, Ankara’da Alevi Bektaşi Federasyonu huzurunda yapılan toplantıda Hubyar Tekkesi için “Burası babamızın malıdır, biz babamızın malını kimseyle tartışmayız” demiştir. Hıdır Temel Tekkenin kendilerine ait olduğunu savunmakta ve buna karşı çıkan herkesi karıştırıcı ilan ederken bu tutumuna karşı mücadeleleri de hainlikle suçlamaktadır. Temel ailesinin fertlerine göre Hubyar Ocağı ve Hubyar Tekkesi kendilerinden ibarettir. Eğer kendileri yoksa ne Hubyar Ocağı var, ne de Hubyar Tekkesi var. Bu amaçlarına uygun olarak ta Hubyar Sultan’ın evlatlarından oluşan tüm Hubyarlıları yok sayıp kendilerini Ocağın ve Tekkenin tek Dedesi olarak ilan etmektedirler. “Tekkesiz Dede” söylemi bu anlamda Hubyar Köyünde hizmet yürüten Dedelerimizin hizmetlerine karşı bir haksızlıktır, nankörlüktür.  Hubyar Ocağı kimsenin şahsına endeksli olmadığı gibi Hubyar Köyündeki tek Dede ailesi de kendileri değildir. Mustafa Temel’in hiç tanımadığı, hiç görmediği, hiç gitmediği birçok Hubyar Ocağı mensubu talip köyü vardır ve Hubyar Ocağı dedeleri ve Anaları tarafından hizmetleri yürütülmektedir. Hubyar Tekkesi de kendilerinin babalarının malı olmadığı gibi sadece şahıslarına mahkûm da değildir. Zira Mustafa Temel kardeşi hakka yürüyünce yaklaşık 15 yıl Tekkeye hiç uğramamış Tokat merkezdeki Taksi durağı işletmeciliğini sürdürmüştür. Hubyar Tekkesini Hubyar Sultan evlatları farklı zamanlarda farklı ailelerin görevlendirmesiyle hizmete açık tutmuştur. Hubyar Tekkesi de hiçbir zaman Dedesiz kalmayacaktır, kendileri ortada yokken o Tekkeyi sahipsiz bırakmayan Hubyarlı Dedeler hayattadır. Hubyar tekkesini babasının malı olarak gören Temel ailesine karşı yürütülen mücadele sonrasında kendilerince Tekkenin tapusunu şahıslarına almak için açtıkları dava süresince birçok yanlış yapılmıştır. Bu yanlışlar tabi ki sadece Temel ailesinin fertlerine ait değildir. Aynı zamanda mücadelenin diğer tarafında yer alan Muhtarlık kanadı da yanlışlar yapmıştır. Bu yanlışların başında Mustafa Temel hakkında yapılan şikâyetler gelmektedir. Bu şikâyetler ortak aklın ürünü olarak değil kişilerin kendi bireysel kararları ve çoğu da birçok kişinin haberi olmadan fevrice yapılan şikâyetlerdir. Bu şikayetlerin çoğu Mustafa Temel ve çocuklarının talip adı altında Tekkeye yerleştirdikleri kimi kabadayı kılıklı kişilerin Hubyarlıları tehdit etmesi, hatta fiziki saldırılarda bulunması sonrasında yapılmıştır. Ayrıca Tekkeye “sahibinden izinsiz girilemez” tabelası asılması, Hubyar Kültür Vakfının açılışında yapılın tahrikle de şikayetleri körükleyen, kışkırtan davranışlar olmuştur. Tüm bu tahriklere rağmen Hubyar Kültür Vakfı bu yapılan hataları kabul edip kendi içinde bu konuda hesaplaşma da yapmış, öz eleştiride vermiştir. Bu konuda sorumlu gördüğü kimi kişilerle de yollarını ayırmıştır. Ancak Temel ailesi yanlışlarını sürdürmekte ve bunda da ısrar etmektedir. Hubyar Kültür Vakfının kimi kurucuları için “terörist“ yakıştırması yapanların, kendilerinin sistemine itiraz edenleri “karıştırıcı” ilan eden hoşlarına gitmeyen açıklama yapan Alevi kurumlarına hakaret eden kendileridir. Dava süresince Hubyar Kültür Vakfı tarafı için Tekkeyi Doğanşar’a teslim edecekler diyen kendileridir. Dava süresince bir tarafta Tozanlı vadisinin Sünni Köylerine ve Devletin bürokratlarına “bizi buradan uzaklaştırıp burayı sol örgütlere yedirecekler” derken aynı zamanda Alevi kamuoyuna da “Burayı Devlete teslim edecekler” diye propaganda yapan da kendileriydi. Hubyar Tekkesini bir İnanç merkezi görmeyen zihniyet de kendileridir. Hıdır Temel yazılarında bizim Hubyar Ocağını ve Hubyar Tekkesini Muhtarlıkla yöneteceğimizi iddia etmektedir. Köyün ortak kamusal mülkleri muhtarlık adına tapu edilmektedir. Bu yasal bir zorunluluktur. Muhtar Hubyar köyünden bizlerin belirlediği ve yine bizim seçtiğimiz bir kişidir. Tabi ki Muhtar ne Ocağın temsilcisi ne de Tekkenin yöneticisidir. Hubyar Ocağının sahibi Hubyar Ocağı mensubu Dede, Ana ve Talipleridir. Hubyar Tekkesini yönetecek olan da Hubyar Köyünde bulunan Dede ve Analardır. Bunun aksini iddia edenlerin derdi gerçeği saptırmaktır. Hubyar Ocağını ve Hubyar Tekkesini itibarsızlaştıranlar Hubyar Tekkesine “burası bizim babamızın malıdır“ diyerek Alevice çözümü reddedenlerdir. Hubyar Tekkesini kendi şahıslarından ibaret görenlerdir. Hubyar ismini kendi çıkarlarına uygun bir şekilde ticari bir marka olarak kendi şahıslarına tescil ettirmek isteyenlerdir. Hubyar Köyünde bulunan ailelerin temsiliyetiyle oluşan ve üç dönemdir de Hubyar Köyünün Muhtarını belirleyen, seçen Hubyarlıların en geniş temsiliyet gücüne sahip olan Hubyar Kültür Vakfıdır. Biz Hubyar Kültür Vakfı olarak Tekkeyi “babasının malı“ olarak görenlere karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi söylerken “bana yar olmayan kimseye yar olmasın” mantığıyla Hubyar Tekkesine Vakıflar Genel müdürlüğünün el koymasını sağlayanları bir kez daha kınıyoruz. Hubyar Kültür Vakfı